11 Ağustos 2014 Pazartesi

Akıl okulu


    Bir gün ülkenin kasabalarından olan Yitan'da şöyle bir haber yayılmış :
''Güzel başşehrimizde bir akıl okulu varmış . Her kim oraya giderse orada akıl öğreniyormuş . ''  Kasabanın en zenginlerinden olan bir adam bu haberi duyunca kahkahalarla gülmeye başlamış . '' Hayatımda hiç böyle saçma şey duymadım . Bir insan akıllıysa akıllıdır . Sonradan akıl kazandırılır mı hiç ? Olacak şey midir ? ''
Bu adam çok zengin olduğu için çocuklarının hiçbirini okutmamış . Öyle çok parası varmış ki , isterse kasabanın tamamını alabilirmiş .Çocuklarına sürekli daha fazla para kazanmaları gerektiğini söylüyormuş .  Fakat çocuklarından biri babası gibi değilmiş . Devamlı , ''Babacığım okumak gibisi var mıdır ? Bak ! Ne çok paramız var ama bilgi satın alabiliyor muyuz ? Buna kimsenin gücü yetmez . Neden okumayı kötü görüyorsun ? '' Adam çocuğunun bu sözleri karşısında çok düşünmüş ve akıl okulunu gidip ziyaret etmeye karar vermiş . Hazırlanıp düşmüş yola . Memleketinden ayrılalı tam 32 gün olmuş . Günün birinde yolda ağır ağır yürüyen bir ihtiyara rast gelmiş . İhtiyarın gözleri görmüyormuş . Adam ihtiyarın bu haline acımış . Yanına yaklaşarak '' Ey yolcu ! Nereye gidiyorsun ? '' diye sormuş . İhtiyar başşehre gittiğini söyleyince adam atından inmiş ve ihtiyarı atına bindirmiş. Beraber başşehre vardıklarında adam ihtiyara '' İşte geldik '' demiş . Fakat ihtiyar adama şunları söylemiş : '' Madem bir iyilik yaptın , bunun gerisini de getir . Beni bu şehrin meydanına kadar götür . '' Adam hiç karşı çıkmayarak meydana kadar getirmiş . Tam bu sırada ihtiyar başlamış bağırmaya : ''İmdaat ' Yardım edin . Bu adam atımı çalmak istiyor . İmdaaat !'' Meydandaki insanlar koşa koşa gelmişler , adam : '' Hayır yalan söylüyor bu at benim '' dese de inanmayıp şehrin hakimine götürmüşler . Hakim önce ihtiyarı sonra adamı dinlemiş . Ardından şöyle demiş : '' Bana bir baytar , bir nalbant , bir de saraç çağırın '' . Kısa süre sonra hepsi gelmişler . Hakim baytara sormuş : '' Ata bak ! Bu at hangi memlekete aittir ? '' Baytar şöyle karşılık vermiş : '' Çok fazla incelemeye gerek yok . Bu at Yitan yöresine ait bir attır ''.
Hakim bu sefer de nalbanda sormuş : ''Bu atın nerede nallandığına bak ! '' . Nalbant biraz inceledikten sonra : '' Ancak Yitan yöresinde atlar böyle nallanır. '' Adam çok şaşırmış . Kendi kendine, ''Nasıl bilebilirler ? '' diye soruyormuş . Hakim son olarak saraca : '' Bu atın koşumlarını incele . Nasıl eyerlenmiş ? '' diye sormuş . Saraç hiç beklemeden : '' Efendim ,  ilk bakışta anlaşılıyor . Yitan yöresinin koşum şeklidir. '' Hakim cevapları aldıktan sonra : '' Evet doğru söylüyorsun . Atını alıp gidebilirsin . İhtiyara da gereken ceza verilecektir , hiç meraklanma . '' Adam dayanamayarak hakime sormuş : '' Bu adamları çağırmak nereden aklınıza geldi ? Onlar bu atın Yitan yöresine ait olduğunu nasıl anlayabiliyorlar ? '' Hakim gülerek cevap vermiş : '' Ben ve gördüğün herkes bu şehirdeki akıl okulunu bitirdik , orada doğrunun nasıl bulunacağı öğretilir. '' demiş . Adam böylece akıl okulunun ne anlama geldiğini öğrenmiş . Anlamış ki , herkeste akıl var ama onu kullanabilmek için EĞİTİM gerekiyor .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder